kendim için, kendimce...

28 Haziran 2009 Pazar

iki yahudi fıkrası..

madem öyle, iki yahudi fıkrasını da anlatmak gerekiyor sanırım..

2. Dünya Savaş’ında 2 Yahudi Almanlara esir olmuş. Bunlardan biri diğerine kendilerine ne yapacaklarını sormuş. O da başlamış anlatmaya...
"İki ihtimal var: Ya bizi öldürürler ya da esir kampına yollarlar. Öldürürlerse sorun yok, kampa gidersek iki ihtimal var: Ya kurşuna diziliriz ya da gaz odasında öldürülürüz. Kurşuna dizilirsek sorun yok, gaz odasına gidersek iki ihtimal var: Bizden ya sabun yaparlar ya da kağıt. Sabun yaparlarsa sorun yok, kağıt yaparsalar iki ihtimal var: Ya gazete kağıdı oluruz ya da tuvalet kağıdı. Gazete kağıdı olursak sorun yok, tuvalet kağıdı olursak işte o zaman b.... yedik"...

belirsizlik..

farkettim ki ofisimdeki sosyal ilişki yapısı, kişisel hayatımdakine bulaşmış, geçinemez olmuşum eş dostla da, sabırsızlığım sınırlarını aşmış..
Onun dediği berikine dolaşmış birbirine kuyruk olmuş tüm hayatımla birlikte, bir tren garında yola çıkmaya hazırlanmışız. tek yönlü bir peronda bekleşirken akrepsiz yelkovansız saatsiz trenimizi "iki ihtimali var" diyoruz gözlerimizi dikip yerdeki izmaritlerin çokluğuna.. "ya burada kalınır ya da gidilir, gitmeyi geç kalınırsa da iki ihtimali var" derken ikinci dünya savaşında iki yahudi arasında geçen konuşmayı, o fıkrayı hatırlayıp gülümsüyoruz...