kendim için, kendimce...

12 Ağustos 2009 Çarşamba

ESKI KONAK YEMEGİ

Unutmadan yazmak lazım bu yemeğin tarifini, yoksa hatırlayamayacağım bir daha, oysa parmaklarını yemişti zat-ı şahanem, bu yemeği ona tekrar ve tekrar yapabilmeliyim.

Malzemeler:
1 Tabak hindi göğüs,
1 kabak, 1 patlıcan, 1 avuç taze fasulye, 2 yeşil biber (tatlı), 1 kırmızı biber,
1 çorba kaşığı tereyağ veya margarin,
1 kahve fincanı un
az tuz, ayçiçek yağ

sebzeleri ince çubuk şeklinde doğrayın ve hepsini birden bir tencerede haşlayın, tam pişirmeyin biraz çiğ bırakın
Diğer yandan hindiyi kuşbaşı doğrayın ve tencerede suda haşlayın, pişmeye yakın ocağın altını kapatın, hindiyi süzün ancak suyu dökmeyin işimize yarayacak. Hindiyi az ayçiçek yağında kavurun iyice pişsin.
Geniş bir tavada 1 kaşık tereyağ veya margarini eritin, üzerine unu döküp iyice kavurun, unun rengi değiştiğinde altını kapatıp 3 dk dinlendirin. az tuz ekleyip ocağın altını açın ve ısınınca hindi suyundan 2,5 su bardağı kadar üzerine dökün.
Sosu iyice kıvama geldiğinde kavrulmuş hindiyi sosa dökün ve beraber 3-4 dk pişirin.
Geniş bir tabağın bir kenarına sebzeli garnitürü diğer tarafına soslu hindiden servis yapın,
afiyet olsun.

EDA

..
N’eyleyim seni kartpostal manzara
Rüzgarın yok o yerin havasından
Uğuldamak yaraşır ormanlara
Denizin güzelliği dalgasından

Geyik dağdan dağa atlarken güzel
Nar dalında diş diş çatlarken güzel
Kestane mangalda patlarken güzel
Kişilik güzelliğin esasından

Beni saran şey suyun akışıdır
Yemiş yüklü dalların sarkışıdır
Ananın çocuğuna bakışıdır
Sevdiğim geçilmez edasından

Cahit Sıtkı Tarancı.

Erzincan'da uyanmak

.
Bu sabahtan itibaren 5 ay 5 gün boyunca yapacağım eylemin birincisini geride bıraktım Erzincan'da uyanarak. Dağlarla çevrilmiş bir şehir Erzincan,ortada durup sağına soluna baktığında dağları, şehrin ucunu bucağını görüyorsun. Serin bir yayla gibi Erzincan, sabah serinliği kazak giydirdi bana Ağustos ayında. Küçük, güzel bir yer.
sabah otobüsten inip sağıma soluma bakarken, kazağımı giyerken gördüm arkası bana dönük inzibatları, sabahın 6'sında Erzincan yabancısı asker traşlıları topluyorlardı, yani benim gibileri. Oysa yapacak bir iki işim, konuşacak anam babam sevgilim vardı. Hem daha sabahın körü, " arkamı dönüp yürüsem, bir yerlerden çıksam" derken Erzincan sokaklarında dolaştım sabahın 6'sında, bir börekçide 4 kupa çay içip 2 saat oturdum ve tüm haberleri baştan sona 4 kez izledim. şimdi bir internet cafede, Erzincan Fotokent'in sahibi Taner'i bekliyorum, ve sevgilimin uyanmasını...
Biraz burukluk var içimde, böyle mahrum kalmaktan yana, tuhaf bir hüzün, çok tuhaf,elma kurdu gibi dolaşıyor içimde, bir o yanı kemiriyor bir bu yanı...

"Yok öyle el gibi durma gül biraz, sana gülmeler yaraşır
yok öyle güz gibi soğuk olma, güz ayrılık taşır..."